Değişen İklim Koşullarının Şirketler Üzerindeki Etkileri: Yeni Çağa Hazır Olmak!

İklim değişikliği, Dünya’nın iklimlerindeki yerel, bölgesel veya küresel ölçekteki değişiklikleri ifade eder ve en yaygın olarak insan kaynaklı iklim değişikliğini tanımlamak (antropojenik) için kullanılır.

Salahattin Yıldız ile yürüttüğümüz çalışmada özellikle dünyanın yakın gelecekte karşılaşacağı yeni iklim paradigmasının şirketler ve iş modelleri üzerindeki etkilerini belirlemeye çalışıyoruz. Artık iklim çağına girdik ve yeni bir dalga mevcut modelleri köklü bir şekilde değiştirme baskısı yapmaktadır.

Yeni enerji paradigmasın dayaratıcı modellerin geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle fosil yakıtlı ve/ya çevre üzerinde yüksek etkisi olan enerji kaynaklarının yerine ikamesi olan alternatif modellerin geliştirilmesine büyük ihtiyaç duyulmaktadır. Artık bu yeni süreç şirketlerin birçok faaliyetine ek maliyet oluşturma riski de taşımaktadır.

İklim ve çevre odaklı ilk iflaslardan olan PG&E firması, orman yangınlarına neden olduğu iddia edilen rolü nedeniyle aleyhine 30 milyar dolardan fazla dava açıldı. Yasal iddialar karşısında şirket iflas başvurusunda bulundu. Şirket bir plan sunarak, kilit alacaklıların ve hissedarların ve orman yangını kurbanlarını temsil eden mahkeme tarafından atanan bir komite ile süreçleri yönlendirmeye çalışmaktadır. Ancak süreçler kendi içinde birçok endişe barındırmaktadır.

Yaşadığımız iklim değişikliği karşısında insanoğlu zorunlu olarak sonuçları çok tehlikeli bir ikilem ile karşı karşıya kalmıştır. Bir tarafta içinde yaşadığımız harika endüstriyel modern insan yaşantısından vazgeçme diğer tarafta aşırı evrensel sıcaklarla kavrulma. Mevcut enerji kaynaklarının bolluğu içinde geçmiş dünya tarihinde hiç rastlanmamış muhteşem bir hayat tarzından vazgeçme seçeneği insanlığa nasıl anlatılabilir. Belki de bir üçüncü yol her şeyi değiştirebilir.

Şu anda atmosferde biriken karbondioksit oranı, en geç 20-30 yıl içinde felaketin üst sınırına ulaşacağımızı haber veriyor. Atmosfere atılan karbondioksit miktarı sıfır noktasına getirilse dahi atmosferdeki karbondioksit geri alınmadıkça küresel ısınma artarak devam edecektir. Bunun nedeni “geri dönüşü olmayan çevre değişiklikleri”, küresel ısınmanın ortaya çıkarmaya başladığı “tetiklenen çevresel dönüşümler” gibi büyük risklerdir. Bunlardan biri “permafrost” diye adlandırılan donmuş metan oluşumlardır.

Kuzey yarım kürenin %24’nün topraklarındaki buzu çözülmesi iklim ve çevre koşulları üzerinde çok daha yıkıcı bir etki oluşturacaktır. Bu permafrost süreci yaklaşık olarak 1.400 Gigaton(Gt)karbon içerdiği tahmin edilmektedir. Bu çerçevede 2100 yılına kadar 33 ile 114 Gt karbon salınımın insan kaynaklı olmayan bir şekilde atmosfere dahil olacağı tahmin edilmektedir. Bu tarihe kadar insan kaynaklı karbon salınım miktarı kümülatif olarak 850 Gt olarak gerçekleşmiştir ve yaklaşık olarak yıllık 10 Gt’dur.

Bütün bu gelişmeler iklim koşullarının beklenenden çok daha hızlı bir şekilde değişeceğinin işaretlerini vermektedir. Bu belirsizlik sürecinin de özellikle işletmeler ve şirketler üzerinde oluşturduğu baskı ve etki çok yüksektir.

İklim bugün artık ülkeler için çok önemli bir güvenlik sorunu haline gelmiştir. Gerek makro gerekse de mezo ve mikro düzeyde strateji üretmenin kaçınılmaz olduğu bir sürece bütün ülkelerin hazır olması gerekmektedir. Aksi halde gelecek nesilleri çok zorlu günler beklemektedir.